21 Mayıs 2014 Çarşamba

Özgüven

Özgüven! 
Çok defa üzerinde düşünüp sorguladığım,kazanmakta zorlandığım özellik.
Mutluluğun anahtarı hatta.Yok deve dediğinizi duyar gibi oluyorum.Çünkü biraz avamsın kitlem kusura bakma:) Her zaman İstanbul Türkçesiyle konuşmuyorsun.

Bir dilekle başlamak gerekirse, hep böyle özgüvenin yüpyüksek olsun tatlım. Hep inan kendine.
Şu halin, hani her şeyi onaylatma çabası, ısrarla övmeli cümleler bekleyişin var ya işte o çok komik. Annesi gibi gazla çalışıyor demiştim. 
Yüzündeki o mutluluk ifadesi için saatte yüzonsekiz kere iltifat ediyoruz, zerre sıkılmıyor.
Aslında çoğu zaman bizim ettmemizi beklemiyor. 
O söylüyor:
" Ne güzel öğrenmeyi bildin Caaan!" 
"Sen bize tabak mı getiriyosuun"
"Öyle güzel bisiklet sürüyosun kiiii!"
"Can'ı alkışlayalım"

İlgisizliğe tahammülü yok . Kendi aramızda sohbet yasak. Hemen "Can'a baak" 
Hatta dışarda beğendiği kızlar-ablalar da onunla konuşsun diye böyle sesleniyor onlara.  Ya da "Can'a soru sooor"! Direkt yani. Ne istediği ortada. Benim hiç tercih etmediğim iletişim biçimidir şu hayatta. Bakıcaz , onun yöntem daha iyi mi. Gerçi şimdilik o aşırı kıvırcık saçları ve tombik yanaklarıyla işe hemen yarıyor. Aa bi dakka onlardan bende de var :p



"Ben kendim" ! Her cümle bununla başlıyor artık.Mesela kapıyı o açacak. Anahtarla hemde. On dakka bekliyoruz kapıda. Yapıyor da. Yaptıktan sonra da coşkuyla onu kutlamamız gerekiyor. Tuvalete koşmayacaksan iyi de, her zaman o kadar sabır? Zooor! Ama bekliyorum. Vallahi. Kendimden beklediğimden daha sabırlıyım. 
Herşeyi ama ya! Çöpü o atacak, kapıya süt şişesini o koyacak, şişeleri o açacak, her şeyi her şeyi kendisi halledecek. Özgüven gelişimi için şartmış bunlara sabretmek. Okudum tabi, kendi aklımla da düşünsem ben de bulurdum ama . Hımh !



"Anne telefonu aç böööyle yapalım"..Selfie severoldu bu aralar!


Herşey onun bide. Benim elimde ilk kez gördüğü şeylere ilk tepki: "O beniim" Orda da özgüven tavan. Bir an düşünüyosun , onun mu acaba gerçekten diye :)

"Ne güzel portakal suyu içiyosun Can!" İlk kez pipet kullandı, o bardak bitti :)

Artık benim kızlarla iyice içli dışlı. Hepsini ayrı ayrı tanıyor, seviyor. Kocalarını da tanıyo hatta. arada hafıza tazeliyor, kendi kendine, durup dururken  "Yaseminin kocasının adı neee? Arcan !" şeklinde beyanatları var.
Ama onlara karşı öyle sevgisi yok. Gözden çıkarılabilir onlar :) 

Gelelim Ece meselesine. Ahh Sarp da öyle . Can için o kadar şanssız bir yaştalar ki. Küçükler bikere. Bizce komik eğlenceli bir ikili ama içinde ne çelişkiler ne fırtınalar kopartıyorlar bazen o ufaklıklar. Bize yaranmak için onları seviyormuş gibi yapması , ama yalnız kaldıklarında sinirlenmesi, ağlamaları,hırçınlıkları. Yine de birlikte oynayabilmesi de güzel tabi ama su içsin diye bazen "şimdi de Ali eniş için iç" dediğimizde içip, "Ece için iç" dediğimizde içmemesi, anlayamazsınız hem de ne!




yan masadaki kızı bununla dürttü

Arada bir hafta içi kaçamaklarımız oluyor. Sahillerde dolaşıp duruyoruz. Annenin kahvesi, Can'ın yoğurdu, sokaklarda gezip tozuyoruz. Deli gibi de yoruluyorum ama yine de çok iyi geçiyor zaman. Alışveriş de oluyor bazen. Artık oyuncakçılara karşı tepkisiz değil. Araba reyonlarına karşı da öyle. 
Plasmacar ımızı aldık artık. Scooter yakındır heralde. Çok bekleyemez sanmıyorum. Ama esas o güneş gözlüğünü almalıydım. Bugün gidip alıyım, gelsene sende ;)

Kalamış, en sevdiğimiz park, herşey var

instagram resimlerinden kullanmak da parayla mı canım :p

fırlamadır fırlama

Ve kendi kendine konuşarak kendi kendine oyun kurmaya başlayarak bişeyler hayal ederek oynaması inanılmaz. İzlemeniz gerek ama. Kendi kendine gayet sessiz bir sesle başlıyor bıdı bıdı konuşmaya. Mesela, "Mutfağa gittim,ellerimi yıkadım" pıtır pıtır yürüyor bir oraya bir buraya. Girmiş içine kurduğu dünyanın. Mutlu orda. Dış seslere kapalı mı? Hayır tabiki :D O duymasın, konsantrasyonu bozulmasın diye sessizce söylediğimiz sözleri çat diye bize söylüyor dönüp :D  Güldürüyor bu çocuk beni çook :)

Kamp kurdu .Kızgarada balık kızartmaca

Artık korkuları azaldı iyice. Vapura binelim diyor mesela. Köprüden geçerken gördüğü motorlar, vapurlar çok heyecanlandırıyor onu. "Geri geri gidiyolar vapurlaaaar"  Ortaköye doğru gidiyo ya gemiler :D

İş makinelerine ve inşaat vinçlerine hayranlık, binme kullanma isteği.Arabaya her bindiğimizde dönüşte yarım saat direksiyona geçiyor park ettikten sonra.Herşey işte..

Evet okuyucu , bazen sen de haklısın. Az yazıyorum, doğru. Neden ama? Jet cevap: Biz özlenmek istiyoruz. Merak edilmek istiyoruz. Eninde sonunda dönüp geliyoruz ama bak. Biraz daha değişmiş olarak belki. Biraz yenilenmiş, biraz da yıpranmış. Biraz daha mutlu ama biraz daha mutsuz belki. Biraz daha kalabalıklaşmış ama biraz daha eksilmiş bazen. Biraz daha yaramaz? Olabilir tabiii..
Biraz daha yanmış yada :p 
Biraz daha zayıflamış? Evet araya onu koymadan olmaz zaten :p Ama kesinlikle, hep, biraz daha büyümüş...
Long story short,  merak edildiğimizde seviniyoruz biz. 

Bir de işler de yoğun hacı!

13 yorum:

  1. merak ediyoruz biz, sevinebilirsiniz. her gün merak ettiğimizi vurgulamıyoruz diye dört gözle yazı beklemiyoruz sanılmasın.
    özlüyoruz da biz, sevinebilirsiniz. hre gün özlediğimizi vurgulasak zaten sen sıkılırsın bizden.
    bi de seviyoruz biz. çok seviyoruz.
    bu yazı çok içten olmuş. konu başlığı yazının karakterini koymuş, sankide bloggerlıktaki cümlelerin özgüvenini koymuşsun başlığa.
    keşke pıtı pıtı plasmacar sürüşünü tasvir edebilcek dağarcığım olsa . izlemesi bağımlılık yapıyo , sanki de flappy bird denen iphone oyunu bağımlılık yapıyodu da baştan başlatıveriyoduk ya, onun gibi, iniyo normal, biniyo pıtıpıtıtpıtıt baştan başlayıveriyo. çok güzeeel! iyi ki almışım o oyuncağı ona!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaaa iyiki almissin teyzesi. Ama esas o soz verdiğin seyi aldığında rocks olacaksın ;)
      O oyunu bilmiyorum ama evet yuz ifadesi ciddi bir minik küçük adam seklinde badi badi cok tatli oluyo gercekten.
      Parktan cvp yaziyorum.istinyeparki unuttum ya gidecektim diyymi..

      Sil
  2. Şincik benim her yazdığına senin yorum yapasım var, al sana İstanbul Türkçesi olmayan bir yazı biçimi. Ama ne yorum yapacağımı bilmiyorum be güzel kardeşim, yalllaaaah diyeyim sana o halde Can gibi!
    Gülümsedim işte, bilesin..
    O Halde 5 Mayıs-21 Mayıs arası benim Can'la olan hikayevi özetim ise şu..
    -Köpeği Yasemin sevsin
    -Anne suyu ver Yasemin'i sulayacağım.
    -Yasemin motora binmesin, Arcan binsin
    Bunlar bendeki yeniler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "yasemiiiin naptıııın? okula gittin miiii ?servise bindin miiii" yi unuttun bak :)) gülümsemeye devam edin, ilişkinizi seviyorum, besleyin eksilmesin :) senin kızın olursa da meselaağ ben de onun idolü olmak isterim :)

      Sil
    2. Yasemin'in çocuğundan Can hiç hoşlanmaz bence. İşiniz zor olucak öyle bir durumda azizim.

      Sil
    3. sever sever hepinizinkini sever , gerekirse yan gözle de bakar , duruma göre :D

      Sil
  3. Aaaa evet en bombayı unutmuşum :) Eli de havada, en kalın sesiyle söylemişti onu düdük :))
    Evet hoşlanmayabilir benim yavrudan kız olsun erkek olsun..
    Ama büyür belki biraz daha, abi olur o :)

    YanıtlaSil
  4. yazmaya devam...
    ben de bu sayede devrimin bu yaşlarını kafamdan çekediyorum sen yazdıkça. hemen dönüp bakıorum fotolara. ben de laf yok ama, bolca foto var biliosun en arşivlenmişlerinden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de devrimin şimdiki hikayelerini dinlerken benimki o yaşta nasıl olucak onları merak ediyorum :) sen de fotoğraf depolamaya devam :)

      Sil
  5. Bir an yazının başlığını görünce benden bahsediyorsun zannettim. Demek ki dedim yüzüme diyemiyorsa...
    Neden sonra "...Caan..." lı cümleler başlayınca aydım.

    Özgüven iyidir, özgüven hayatta bir şeyleri yapabilme gücü verir; miskinliği, ölü toprağını uzak tutar. Ortamlarda bulunması istenen/özlenen kişi haline getirir bireyi. Yüksek bir enerji katar çünkü sohbete, uyku açar.

    Ama tabi insanın gözünü de karartabilir bir yerde. Baktın verdiğin enerjiden güzel karşılık alıyorsun, doğru orantıyla sen de biraz daha çoşarsın. Karşıdan bu sefer daha yüksek bir dönüş olur. Böyle böyle gazı almış giderken bir çizgiye ulaşırsın. O çizgi ve devamı tabi şımarıklık. Yani etrafta öyle diyorlar. İstersek başka bir isim de verebiliriz. Ben denedim birkaç tane de hiçbiri kulakta "özgüven" kelimesi gibi olumlu tınlamıyor. :)

    Can'ın kendi başına oynamaya başladığını ben de fark ettim. Bence harika bir şey. Hatta win-win. Ben küçükken hep kendi başıma oynadım(bilgisayarla değil/oyuncaklarla) ve hep çok keyif aldım. Eminim bizimkiler de beni izlerken aynı keyfi almışlardır. Ama tabi hatırladığım dönemler Can'ın şimdiki yaşı değil, daha ileri bir yaş aralığı ama şimdiden temelleri atmak mantıklı.

    Engin "anne ve çocuk" kültürümden aktaracaklarım şimdilik bu kadar.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öncelikle senin yüzüne diyemeyeceğim hiçbir şey yok şu hayatta artizcim :) ama haklısın , konuya yabancı olmadığın her halinden okunuyor zaten aferin sana. seni alkışla!
      anladım ki şımartıp da tepenize çıkarmayın diyorsun, sana bunu söylemekten çok hoşlanmasam da haklısın :) yani ego ego ego nereye kadar tavan olsun değil mi:p
      seninkiler seni izlemekten hala keyif alıyorlardır ,e biz bile alıyoruz, ne nefes var sende :)
      besides, okuman bile çok anlamlı, yazman hele..çok mersi cancağzım ;)

      Sil
  6. self confidence de deniyor buna bilin mi. zor bulunuyor bizim jenerasyonda hele benim x kuşağında pek nadir görülüyor. ama şimdiki bebelerde bolcana var maşallah. korkma kuzum Can da hele gani.
    Can bir koç burcu insanı bir de . bazen arkadan ittirmek gerekir biliyorsun.
    bence dert edecek bir konu değil. yani konu bile değil.
    CAaan anan ne diyor ya oğlum. ne diyor bu kadın. plasmacarını yerim senin


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben can için bu konuda endişelenmiyorum ki . diyorum ya benden iyi :)

      Sil